Yaptığı otantik ürünlerde kestane, ceviz, çınar ve karaçam ağaçlarını kullanan Şen, “Çok hoşuma gidiyordu sonra bunu meslek haline getirmeye başladım. Otantik işine hobi olarak başlamıştım, severek yapıyordum. Başta bir iki talep oldu. Ürünlerin işçilikleri fazla olduğu için uğraş zamanı fazla. Bir ünite aşağı yukarı 1 haftayı buluyor. Şu anda muzdaribiz, para kazanamıyoruz ama sanatımızın da ölmesini istemiyoruz. Gelecek nesillere aktarma şansımız ne kadar var, ne kadar yok onu da bilmiyoruz. Çünkü çırak yetişmiyor. Yapılan işlerinde gelecek nesillere aktarılacağı için, gelecek nesil tabi bunları görecek, maalesef yaptıracak insanlar, ustalar bulamayacaklar. Bu yapılan işlerin ölmesini itemiyoruz. Gelecek nesillere de aktarabilmeniz için belirli bir kaynağınız olması gerekiyor" dedi.
Tamamıyla el işi, el maarifi
Şen, şöyle devam etti: "Doğanın vermiş olduğu egzotik ağacın görselinde, normal bütün ağaçtan ya da kalasların birleştirilmesinden bunu kendimiz egzotik hale getirme şansımız var. Maalesef şu anda talepler çok zayıf. Burası küçük yer , bu tür işlerin büyük şehirlere ait olduğu fark ettim. Burada bunu yapma şansınız tamamen ekonomiye bağlı. Ya bir yan geliriniz olması lazım ya da yaptığınız işin en azından malzeme hariç normal bir yevmiye tarzında işçiliğinizi almanız gerekiyor, bu mümkün değil. Bu beni yavaş yavaş imkansızlaştırma ya başladı. Artık neredeyse başka imkan aramaya başladık. Teknolojinin bunu yapma şansı yok. Baştan başladığınız zaman doğaçlamanın anlamı da o, otantiğin anlamı da o. Çünkü her bir yaptığınız malın birbirine benzemesi mümkün değil."
Umudumuz bu mesleğin kaybolmaması
En azından bu mesleği belli bir ürede daha ilerletebilmeyi amaçladığını ifade eden Şen, "Yanımızda yetiştirebilecek bir insan ya da devletimiz bize imkanlar sunabilme şansı varsa eğer, mesela cezaevinde yetiştirilebilecek, iş arayabilecek, meslek edinilecek kişiler, okullarda yetiştirilebilecek çocuklar varsa bu kaybolmayacak bir meslek. Eğer Avrupa buna değer veriyorsa, buna çok önem verip de bunu ileriye dönük hala yapıyorsa, çünkü bu ağaç işlemenin geçmişi çok fazla, bin yıla dayanıyor. Ne kadar teknoloji çoğalırsa çoğalsın ağaç işlemenin öleceğine inanmıyorum. Bir ağaç köküne ben müdahale etmeseydim bir köyün kenarında odun olacaktı, ateşte yok olup gidecekti. Şu anda sehpa ayağı haline geldi ve inanıyorum ki ömür boyu yaşayacak" şeklinde konuştu.
Ağaç ustası mesleğinin kaybolmaması için direniyor
Ağaç ustası mesleğinin kaybolmaması için direniyor
Samsun’un Bafra ilçesine 48 yaşındaki ağaç ustası, hobi olarak başladığı ağaç işleme sanatının yok olmaması için direniyor. 11 yaşında İstanbul’a giderek uzun yıllar mobilya boya mesleğinde çalıştıktan sonra 21 yıl önce Bafra’ya dönen Asım Şen, hobi olarak başladığı ağaç işleme sanatını yaşatmak için çalışıyor. Kendine ait küçük mütevazi iş yerinde tamamen elleriyle işlediği ağaçlara şekil veren Şen, para kazanamadığını, buna rağmen sanatının da ölmesini istemediği için direndiğini söyledi.