Kuzey Irak’ta bugün yapılacak bağımsızlık referandumuna karşı bölge ülkelerinin ortak hareket etmesi için Türkiye tüm diplomatik yolları deniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında cuma günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında Kuzey Irak Bölgesel Yönetimine karşı alınacak tedbirler masaya yatırıldı. Toplantıda yapılan değerlendirmelerde, Barzani’nin bölge halkının geleceğini düşünmeden kendi siyasi ikbali için hareket ettiği, toplumda azalan desteğinin üstünü örtmek için referandum seçeneğini gündeme getirdiği tespiti yapıldı. Referandumdan bağımsızlık yönünde bir sonuç çıkması durumunda bundan en çok Kuzey Irak halkının zarar göreceği belirtildi.
ÖNCE EKONOMİK TEDBİRLER
Edinilen bilgilere göre toplantıda, referandumun hemen ardından Türkiye’nin ilk etapta uygulayacağı yaptırımlar gündeme gelirken, bu yaptırımların özellikle ekonomik nitelikte olanlarının hemen devreye sokulması seçeneği öne çıktı. Siyasi ve güvenlikle ilgili tedbirler de aşama aşama uygulamaya konulacak. Öncelikle uygulanacak yaptırımlar arasında; Habur Sınır Kapısı’nın kapatılması, petrol alımının durdurulması ve ekonomik olarak zor durumda bulunan Barzani yönetimine yapılan maddi yardımların hemen kesilmesi bulunuyor. Habur Sınır Kapısı’nın kapatılması ile Barzani’nin İran veya Bağdat kapılarını kullanmasının önüne geçilmesi için de Türkiye, her iki ülke ile temas halinde olacak. Bu kapsamda Barzani’nin tek çıkış kapısı olarak gördüğü İran seçeneği de ortadan kalkarsa, Kuzey Irak’ın dünya ile bağı kopmuş olacak.
GÜNDEM REFERANDUM
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 4 Ekim’de İran’a yapacağı ziyaretin ana gündem maddesinin Kuzey Irak referandumunun olacağı ve Barzani’ye karşı alınacak ortak tedbirlerin ele alınacağı belirtildi. Erdoğan’ın, Bakanlar Kurulunda, Kuzey Irak karşı ilk etapta devreye girecek önlemlerin yanı sıra, diğer tüm seçenekler konusunda da tüm bakanlıkların çalışma yapması talimatını verdiği öğrenildi. Toplantıda, Türkiye’nin Ankara Anlaşması’ndan doğan haklarının uluslararası arenada gündeme getirmesi ve bu haklarını kullanması dâhil her türlü radikal tedbirin masada olması görüşünün ön plana çıktığı ifade edildi.